top of page

İnşaat İşlerinde Belirli Süreli Veya Geçici Süreli İş İlişkisi İle İstihdam Edilen Çalışanların, Tam Süre Çalışanlara Nazaran İş Kazası Geçirme Olasılığı Daha Yüksek

  • Yazarın fotoğrafı: Oktay Tan
    Oktay Tan
  • 27 May
  • 9 dakikada okunur

ree

Ülkemizde son günlerde ekonomik koşullar nedeniyle ihtiyaç duyulan dolayısıyla artan istihdam esnekliğiyle aynı zamana denk gelen iş kazalarındaki artış, sendikalar, işverenler ve politikacılar arasında tartışmaları artırdı. Bu yazımızda, özellikle inşaat şantiyelerinde geçici işlerde çalışma1, çalışma koşulları ve iş kazası ve işe bağlı hastalık olasılığı arasındaki ilişkileri incelemektedir.

Çalışanların sağlığı ve güvenliği açısından ülkemizde inşaat işlerinde belirli süreli veya geçici süreli iş ilişkisi ile istihdam edilen çalışanların daimi çalışanlara nazaran yaralanma ile sonuçlanan ya da ölümlü iş kazaları geçirme olasılıklarının daha yüksek olup olmadığını bilmek de çok zor. Çünkü, istihdam ediliş türüne göre yani belirli süreli geçici işlerde çalışanlara dair bir bilgi Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) iş kazası istatistik kayıtlarında bulunmamaktadır. SGK verilerine göre, 2023 yılında Türkiye’de inşaat işlerinde 1.928.297 sigortalı işçi çalışmış, bunların 82.111;i iş kazası geçirmiş, 36’sı meslek hastası olmuştur. İş kazası geçiren 552 sigortalı hayatını kaybetmiştir [1]. Görüldüğü gibi, bu gruba ait özel istatistikler sınırlı olup, genel inşaat sektörü verileri üzerinden değerlendirme yapılmaktadır.

Ancak, iş kazalarının ve işe bağlı hastalıklarının istihdam biçimlerine göre dağılımına baktığımızda, sadece işçi veya memur ile kendi nam ve hesabına çalışan (çiftçi ve esnaf gibi) olarak ayırım yapıldığından kaçı, belirli süreli geçici işler yapanlara aittir, bilinememektedir. Oysa, iş kazaları ve işe bağlı hastalıklarının önlenmesine yönelik bir eylem planının oluşturulmasında yani önlem alınmasında iş kazası istatistikleri ve bu alana ilişkin araştırmalar son derece önemlidir. Bu bakımdan, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından açıklanan iş kazası ve meslek hastalıkları istatistiklerinde önemli sorunlar bulunmaktadır. Son yıllarda SGK istatistiklerinin yetersizliğinden hareket eden ve bu alandaki veri boşluğunu doldurmaya yönelen kimi girişimler yazılı medyada görülmektedir. Bu bakımdan, doğrudan bu grupları hedef alan iş kazası verileri, bazı araştırmalar aracılığıyla dolaylı olarak bilinebilmektedir. Ancak, belirli süreli veya geçici çalışanlara ilişkin bilgilerin derlenmesi, merkezileştirilmesi ve kamusallaştırılmasını sağlamaya yönelik alternatif veri kaynakları önemli olmakla birlikte, bu kaynaklar bir takım sınırlılıklara da sahiptir.

Bu tür alternatif kaynaklar, esas olarak yerel ve ulusal gazeteler ve internet sitelerinin taranması ile oluşturulmaktadır [2]. Alternatif kaynaklarca derlenen bu bilgilerin zaman zaman da kriz dönemlerinde engellendiği görülmektedir. Sözleşme türü ve iş kazaları üzerine yapılan bu tür çalışmalar, iş kazalarının sıklığına odaklanmıştır. Ancak, geçici işlerde çalışanların etkisi konusunda kesin bir sonuca varamamıştır.

İspanya’da yapılan bir araştırmada Amuedo-Dorantes (2002), işlerde geçici çalışanların daimi işçilere göre daha kötü çalışma koşulları yaşadığını tespit etmiştir [3]. Bu araştırmada, geçici ve gündelik sözleşmelerle çalışan işçilerin iş kazalarına daha yatkın olduğu görülmektedir. Geçici bir iş, işveren ile çalışan arasında, belirli bir tarih, bir görevin tamamlanması veya hasta bir çalışanın geri dönünceye kadar yapılan çalışmalar gibi bazı nesnel koşullar karşılandığında iş ilişkisinin sona ermesi konusunda anlaşırsa geçicidir. Geçici işlerin tipik örnekleri, iş ilişkisinin bitiş tarihinin iş sözleşmesinde açıkça belirtildiği belirli süreli işler, mevsimlik istihdamda bulunan kişiler ve geçici iş bürosu çalışanlarıdır. Geçici işçilerin işyerinde kaza geçirme olasılığının daha yüksek olması, işyerinde daha az deneyime sahip olmaları ve firmaların onlara iş sağlığı ve güvenliği eğitimi sağlama konusunda daha az teşvike sahip olmalarından kaynaklanıyor olabilir.

Yapılan bu tür araştırmalar, genellikle belirli süreli2 (geçici) işlerde çalışanların, tam süreli çalışanlara kıyasla daha fazla iş kazası geçirme riski taşıdığını göstermektedir. Bu risk, OECD, ILO ve Eurostat gibi kuruluşların raporları da bu farkı istatistiklerle desteklemektedir.

Türkiye’de belirli süreli geçici işlerde çalışanlara dair iş kazası istatistikleri, doğrudan bu grupları hedef alan veriler bulunmasa da, genel iş kazası verileri ve bazı araştırmalar aracılığıyla dolaylı olarak değerlendirilmektedir.

YASAL DURUM

Türk İş Hukuku mevzuatında belirli süreli geçici iş ilişkisi ile ilgili olgular, ilk olarak Yargıtay’ın 1965 tarihli ve daha sonra 1967 tarihli kararında ele alınmıştır. Belirli süreli sözleşmeler, Avrupa Birliği ülkelerinde önemli bir istihdam biçimi haline gelmesi üzerine ülkemizde de bu istihdam biçimini benimsemiş ve 6331 sayılı Kanunun 30 uncu maddesine dayanılarak, 25/6/1991 tarihli ve 91/383/EEC sayılı Avrupa Birliği Konsey Direktifine paralel olarak, “Geçici Veya Belirli Süreli İşlerde İş Sağlığı Ve Güvenliği Hakkında Yönetmeliği”ni hazırlanmıştır (Bkz: RG: 23 Ağustos 2013 Sayı : 28744). Geçici işlerin kalıcı bir istihdama giden bir basamak taşı mı yoksa çıkmaz bir yol mu olduğuna dair mevcut kanıtlar karışıktır. Bu işlerin yararlılığı kurumsal ve ekonomik ortama bağlıdır. Belirli süreli için yapılan sözleşmeler işsizlikten istihdama giden bir yol olabilir ancak, işgücü piyasalarında güçlü bir segmentasyon derecesi varsa kalıcı istihdama giden bir basamak taşı olma potansiyelleri zayıflatılır. Durum buysa, işverenlerin işgücü esnekliği motivasyonu, belirli süreli iş sözleşmesi teşvikine hakim olur.

4857 sayılı İş Kanunu’na göre geçici, kısa süreli, mevsimlik ve belirli nitelikteki işler belirli süreli sözleşmelere tabi olabilirken, sürekli işler belirli süreli olmayan sözleşmeler kapsamında yapılmaktadır. Bu bakımdan, yukarıda sözü edilen bu yönetmelikte geçen kavramlardan işveren ve işyeri tanımı 6331 sayılı Kanunda, belirli süreli iş ve geçici iş ilişkisi tanımları ise 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununda tanımlandığı gibidir.

Sözü edilen bu yönetmelik ile işverenin, belirli süreli işlerde veya geçici süreli iş ilişkilerinde, özellikle kişisel koruyucu donanımlara erişim dâhil olmak üzere işyerinde çalışanların sağlık ve güvenliklerinin korunmasını içeren çalışma koşulları bakımından farklı uygulamalarda bulunamamasını (Geçici Süreli İşlerde İSG Yönetmeliği, md:5), işe başlamadan önce yapacakları işin ne olduğu ve bu işte karşılaşacakları riskler hakkında gerekli bilgilerin verilmesini (Geçici Süreli İşlerde İSG Yönetmeliği, md:6), yapacakları işin niteliğine uygun yeterli eğitim almalarını (Geçici Süreli İşlerde İSG Yönetmeliği, md:7) ve işin gerektirdiği özel sağlık gözetimine tabi tutulmalarını (Geçici Süreli İşlerde İSG Yönetmeliği, md:8) hükme bağlanmıştır.

Bu yasal düzenleme ile geçici süreli çalışanın istihdamında amaçlanan; inşaat işlerinde özel hallerde diğer bir anlatımla, inşaatın günlük işlerinden sayılmayan ve aralıklı olarak gördürülen işlerde;

  • İş sağlığı ve güvenliği bakımından acil olan işlerde veya üretimi önemli ölçüde etkileyen zorlayıcı nedenlerin ortaya çıkması,

  • Şantiyenin ortalama hizmet üretim kapasitesinin geçici işçi çalıştırılmasını gerektirecek ölçüde ve öngörülemeyen şekilde artması,

  • Çalışan gereksinimi karşılayabilmek için yazılı görevlendirme veya geçici iş ilişkisi sözleşmesi ile geçici süreli çalışanların sağlanması,

  • Çalışanlar arasında doğum izni ve doğum sonrası iznini kullanması, kısmi çalışma hakkı askerlik hizmetini kullanması,

    halinde ve iş sözleşmesinin askıda kaldığı diğer hallerde de geçici işçi sağlanabilmektedir.

Başka bir amaç da; şantiyede kurulan sistemlerin (makine/ekipman) test/devreye alma, kontrol etme veya bakım/onarım gibi işlemlerinde; teknik kişilerin sağlık ve güvenlikleri bakımından işyerindeki diğer çalışanlarla aynı düzeyde korunmalarını sağlamaktır.


ree

MEVCUT UYGULAMA

Belirli süreli ve geçici çalışanlara yönelik iş kazası istatistikleri bulunmamakla birlikte, bazı araştırmalar inşaat işlerinde daha yüksek risk altında olduğunu göstermektedir. Çünkü, İnşaat işlerindeki ‘iş’ fiili olarak çok ağır şartlarda gerçekleştirilmektedir. İnşaat işlerinde özellikle geçici işlerde çalışanlar zaman zaman çok yüksekte, zaman zaman çok havasız yerlerde, karanlık yerlerde, soğuk ortamlarda, sıcak ortamlarda iklim koşullarından doğrudan etkilenilen ortamlarda çalışmaktadırlar. Bu şartlar, el emeği ile çalışılan bu ortamda çalışanları daha da güçsüz kılmaktadır. Ülkemizin ekonomik şartlarının da etkisi ile, özellikle ekonomik kriz yıllarında sürekli çok ağır tempoda çalışmak zorunda kalan işçiler, genel olarak iş esnasında iş güvenliği önlemlerini alamamakta, hatta denetlenememektedir. Yeterli önlem alınamaması ve çalışanlarında kendini yeterince korumaması nedenlerinden dolayı inşaat sektörü hem ülkemizde hem de dünyada madencilik ve tarım sektörü ile birlikte en çok iş kazasının ve en çok ölümlü iş kazasının olduğu sektördür.

Ülkemizde inşaat işlerinde belirli süreli ve geçici olarak çalışan işçilerin daha fazla iş kazası yaşamasının birkaç temel nedeni vardır. Bunlar hem yapısal hem de uygulamaya dair sorunlara dayanmaktadır [4]:

1. Yetersiz eğitim ve deneyim

Geçici işçiler genellikle işe başlamadan önce yeterli iş güvenliği eğitimi almazlar. Ayrıca, çoğu kırsal kesimden geldikleri ve hatta çok kısa süre çalışacakları için deneyimsiz ve inşaat sahasındaki riskleri tanıma ya da önleme konusunda bilgisizdir.

2. Güvencesizlik, kayıt dışı çalışma ve düşük ücret

Geçici işçiler, sıklıkla düşük ücretle ve sigortasız veya kayıt dışı çalıştırılır. Bu durum, işverenin iş güvenliği önlemlerine dikkat etme yükümlülüğünü azaltır, çünkü denetim mekanizmaları daha az işler.

3. İş güvenliği kişisel koruyucu ekipmanlarının sağlanmaması

Belirli süreli çalışanlara iş güvenliği ekipmanları (baret, emniyet kemeri, eldiven, vb.) ya hiç verilmez ya da eksik verilir. Bu da riskleri artırır.


4. Zaman baskısı

Geçici işçiler genellikle kısa sürede çok iş yapmaları için baskı altında tutulur. İşe devam etme umuduyla tehlikeli görevleri kabul edebilirler ve bu da kazalara yol açabilir.

5. Denetimsizlik

Kısa süreli projelerde veya küçük alt yüklenici (taşeron) firmalarda denetim mekanizmaları zayıftır. Çalışma ortamları düzenli olarak kontrol edilmediğinden, riskli uygulamalar sürekli hale gelir.

6. İşyeri kültürü ve iletişim eksikliği

Geçici işçiler, işyerine uyum sağlayamadan işe başlar ve güvenlik prosedürleriyle ilgili yeterli yönlendirme almazlar. Sürekli çalışanlara göre iş güvenliği kültürüne daha az entegre olurlar.

Bu faktörler, geçici ve belirli süreli çalışanların iş kazası geçirme riskini artırmaktadır.

Bu sorunların çözümü için sistematik eğitim, sıkı denetim, sigortalı ve kayıtlı çalışma, iş sağlığı ve güvenliği kültürünün yaygınlaştırılması ve işveren sorumluluğunun artırılması gerekir.

Ülkemizde inşaat sektöründe belirli süreli ve geçici olarak çalışan işçilerin iş kazalarına daha fazla maruz kalmasının nedenleri arasında, eğitim eksikliği, deneyimsizlik, kayıt dışı çalışma ve iş güvenliği önlemlerinin yetersizliği gibi faktörler öne çıkmaktadır.


SONUÇ VE ÖNERİLER

6331 sayılı Kanuna göre “iş sağlığı” kavramı kullanılmaktadır. Ancak bu kavram, çalışanın değil işin sağlığını yani işletmenin verimliliğini, kârlılığını hedefleyen bir anlayışı tanımlamaktadır. Oysa, çalışanların sağlığı her türlü ekonomik çıkardan, büyümeden önce gelir. Mevcut hükümet, iş yapma kolaylığını artırmak için tüm sektörlere belirli süreli istihdam olanağı genişletti. Grubumuz “iş sağlığı” yerine “çalışanın sağlığı” kavramını kullanılmasının daha doğru olacağına inanmaktadır.

Türkiye’de belirli süreli ve geçici işlerde çalışanlara yönelik doğrudan iş kazası istatistikleri bulunmasa da, mevcut veriler ve araştırmalar bu grupların daha yüksek risk altında olduğu bilinmektedir. Bu nedenle, geçici ve belirli süreli çalışanlara yönelik iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin artırılması, eğitimlerin yaygınlaştırılması ve iş kazalarının bildirilmesi konusunda teşvik edici politikaların uygulanması önemli görülmektedir. Asıl olan geçici çalışanın, devir alan işverenin verdiği görevleri yerine getirmekle yükümlüdür. Devir alan işveren, çalışana iş sağlığı ve güvenliği eğitimi vermekle yükümlüdür.

Önerilerimiz;

İnşaat işlerinde geçici süreli işlerde çalışmalarda alt yüklenicinin sözleşme ile taahhüt ettiği ve kendi işçileri ile yürüttüğü iş için geçici iş ilişkisine izin verilmemelidir. Taahhüt kapsamında olan işlerde geçici iş ilişkisi kurmak Alt İşverenlik Yönetmeliği’ne (R.G:27.09.2008/27010) göre alt yüklenicinin aldığı işi bölerek başka alt yüklenicilere vermesi durumudur ve kanuna aykırıdır. Bu nedenle, geçici iş ilişkisi ile çalışan çalıştırmada çalışma talebi önce, şantiye Sağlık ve Güvenlik Koordinatörü tarafından gelmeli sonra Proje Müdürü’nün onayı alınmalıdır. Bu itibarla

a. Şantiyede geçici iş ilişkisi sözleşmesi imzalanan işçiler geçici süre ile çalışması halinde:

  1. Sigortaya giriş bildirgelerinin, çok tehlikeli işler sağlık raporlarının, mesleki yeterlilik belgelerinin ve iş sağlığı güvenliği eğitim belgelerinin birer nüshalarını yanlarında getirmelidir. Bu belgeler ibraz edilmeden ve EK.1 ’deki form doldurulmadan şantiyeye geçici süre ile çalışmaya gelen çalışan işe başlatılmamalıdır.

  2. Geçici iş ilişkisi ile çalışacak kişilere, çalışmaya başlamadan önce yapacağı işin ne olduğu, şantiyede karşılaşacağı özel riskler hakkında gerekli bilgiler ile ilgili Şantiye İŞYERİ/OSGB Müdürü tarafından işe giriş eğitimi verilmelidir.

  3. Sağlık ve güvenlik yönünden özel sağlık gözetimi gerektiren işlerde; geçici iş ilişkisi ile çalışacak kişilere İŞYERİ/OSGB’de görevli İşyeri Hekimi tarafından işin gerektirdiği özel sağlık gözetimine tabi tutulmalarını sağlanmalıdır.

  4. Geçici iş ilişkisi ile çalışacak kişilere geçici olarak şantiye “kimlik kartı” verilmelidir. Nüfus cüzdanı ile şantiye kimlik kartını göstermeyenler ya da görev süresi dolanlar şantiyeye alınmamalıdır.

  5. Geçici iş ilişkisi sözleşmesinde tanımı yapılan iş, bir iş ekipmanı ile birlikte yapılması zorunlu olduğu taktirde ilgili iş ekipmanın periyodik kontrol raporunun ibraz edilmeden şantiyeye sokulması engellenmelidir.

  6. Bu kişilerin beraberinde getirdikleri elektrikli makine ve teçhizatın uygunluğu şantiye elektrikçisi tarafından kontrol edilip, ekipman üzerine “Kontrol edilmiştir” etiketi yapıştırılmalıdır.

  7. Bu kişiler, görev yaptıkları mevki haricinde yanlarında şantiye çalışanlarından bir refakatçi olmadan sahada dolaştırılmamalıdır.

  8. Bu kişilerin şantiyede bulundukları sürece tüm sorumluluğu, devir alan asıl işveren/alt işverene ait olmalıdır.

  9. b. Şantiyelerde asıl işveren veya alt işverene bağlı çalışan personelin geçici görev1 ile çalıştırılması halinde:

  10. İşin zamanında yetiştirilememesi gibi kritik durumlarda şantiye Sağlık ve Güvenlik Koordinatörü’nün talebi ve Proje Müdürü’nün onayı ile alt işverenin diğer bir şantiyesinde çalışan işçisine geçici görevle şantiyede çalışmasına müsaade edilmelidir.

  11. İşin başından sonuna kadar geçici görevle bir çalışanın çalışmasına müsaade edilmemelidir.

  12. Geçici görevle ile şantiyeye gelen kişiler; sigortaya giriş bildirgelerinin, çok tehlikeli işler sağlık raporlarının, mesleki yeterlilik belgelerinin ve iş sağlığı güvenliği eğitim belgelerinin birer nüshalarını yanlarında getirir. Bu belgeler ibraz edilmeden ve Örnek EK.2’deki form doldurulmadan şantiyede işe başlatılmamalıdır.

  13. Geçici görevle çalışmak üzere gelen kişilere, çalışmaya başlamadan önce Şantiye İŞYERİ/OSGB Müdürü tarafından yapacağı işin ne olduğu, şantiyede karşılaşacağı özel riskler hakkında gerekli bilgiler ile ilgili işe giriş eğitimi verilmelidir.

  14. Geçici görevli çalışanlar için yapılan görevlendirme süreleri gerçekçi olmalıdır. Gereğinden uzun görevlendirme yapılmamalıdır. Bu süre bir haftadan fazla olamamalıdır..

  15. Geçici görevli çalışanlara geçici olarak ‘fotoğrafsız’ şantiye kimlik kartları verilmelidir.. Nüfus cüzdanı ile şantiye kimlik kartını göstermeyenler ya da görev süresi dolanlar şantiyeye alınmamalıdır.

  16. Bu kişilerin şantiyede bulundukları sürece tüm sorumluluğu çalışanı devir alan asıl işveren/alt işverene ait olmalıdır.

  17. d. Kendi işyerinde SGK’lı olan makine/ekipmanlar için teknik destek, kontrol, test ve muayene yapacak kişilerin (supervizör/servis) geçici görevli olarak çalıştırılması halinde:

Supevisörler, garanti kapsamında kalan makine ve ekipmanların, kurulmuş sistemlerin üretici firma tarafından kontrolü için gün içerisinde bir kaç saat çalışıp işleri bitince işyerinden ayrılan ehil ve yetkili teknik kişilerdir. Keza servisler ise, makine/ekipmanın ücreti karşılığında bakım/onarım veya kontrolünü yapan ve üretici firma tarafından yetkilendirilen uzman personelleridir.

Bu itibarla;

  1. Süpervizörlük ve servis hizmeti için önce şantiye Sağlık ve Güvenlik Koordinatörü’nün onayı alınmalıdır.

  2. Süpervizörlük ve servis hizmeti için gelen kişiler, görev yaptıkları mevki haricinde yanlarında şantiye çalışanlarından birinin refakati olmadan sahada dolaşamamalıdır.

  3. Bu kişilere, işe başlamadan önce İŞYERİ/OSGB Müdürü tarafından şantiyede karşılaşacakları özel riskler hakkında gerekli bilgiler ile ilgili işe giriş eğitimi verilmelidir.

  4. Bu kişiler, sigortaya giriş bildirgelerinin, çok tehlikeli işler sağlık raporlarının, mesleki yeterlilik belgelerinin ve iş sağlığı güvenliği eğitim belgelerinin birer fotokopilerini beraberinde getirir. İstenilen belgeler ve Örnek EK.3 ’deki form doldurulmadan şantiyede işe başlatılmamalıdır.

  5. Bu kişilerin beraberinde getirdikleri elektrikli makine ve teçhizatın uygunluğu şantiye elektrikçisi tarafından kontrol edilmelidir.

  6. Bu kişilerin şantiyede bulundukları sürece tüm sorumluluğu ilgili alt işverene ait olmalıdır. Bu kişileri asıl işveren çağırmış ise şantiyede bulundukları sürece tüm sorumluluğu asıl işverene ait olmalıdır.

Bu yazımızda, özellikle inşaat şantiyelerinde geçici işlerde çalışma, çalışma koşulları ve iş kazası ve işe bağlı hastalık olasılığı arasındaki ilişkileri gözden geçirme gerekliliğinin altı çizilmiş ve önerilerimiz ortaya konulmuştur. Amacımız ve isteğimiz, hiçbir çıkar düşünmeksizin iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarını etkileyen ulusal mevzuat ve uluslararası en iyi uygulama karşılaştırmaları konusunda daha fazla çalışma yapılmasını teşvik etmektir.

 
 
 

Yorumlar


bottom of page